Hayallerim, Delorean ve Sen: Bir Kış Günü | A Winter Day

5 Nisan 2016

Bir Kış Günü | A Winter Day

Bavyera’da güzellikler bitmiyor. Geçtiğimiz ay yaptığım kısa bir ziyarette bir başka köşesini keşfetmek için çıktım yola. Sırt çantamda fotoğraf makinesi, okunmayı bekleyen son elli sayfasıyla kitabım, müziklerim ve kağıt kokusuyla burnuma ziyafet çektiren defter ile gara vardım. Beni varış noktasına taşıyacak tren peronda bekliyordu. Selamlaştık. Kapının birinden girdim ve kendimi cam kenarı koltuklardan birine yerleştirdim. O tanıdık heyecan hissi benliğimi sardı ve uykunun son kalıntılarını gözlerimden, zihnimden, vücudumdan sildi. Canlıydım ve yaşıyordum. Her an kıymetliydi.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

I’ve spent a beautiful day in Bavaria. It’s landscape under snow and sun above, the state granted me magnificent views everywhere I laid my eyes on. My camera, book and crispy new notebook in my backpack I hit the train station early in the morning. The train was already waiting. I hoped on, sat myself on a new seat and felt the familiar feeling rush upon me. The last remains of sleep washed away and I felt alive for I was about to hit the road again, I was to cherish every moment. It’s amazing how one’s troubles vanish in a second. 


Tren hareket etti ve yeşili, kahvesi, beyazıyla manzaralar camdan akarken dertler buharlaştı. Yoldaydım artık.

İstikamet Bavyera’nın güzellerinden Walchensee. Öncesinde Kochel’e uğramak gerekti. Kochel’de de göl var; Kochelsee. İki göl diyarı diyorlar buraya. Kochelsee ve Walchensee gölleri neredeyse birbirlerine değecekler; ama kavuşmuyorlar, kavuşamıyorlar. Kochel’den binilen otobüsle öteki gölün kıyısına varana değin geçilen yollar bir gezginin rüyasından çıkmıştı sanki. Virajlı yollarda döne döne ilerlerken üstleri kar kaplı ağaçlar üzerilerine cömertçe düşen güneş ışığının altında pırıl pırıldılar. Işık göz bebeklerini küçültürken, büyüleyiciliğiyle solukları kesiyordu.

Walchensee'nin suyu dondurucuydu. Soğuk güzelliğiyle dağların arasında kurulduğu köşesinde sakin sakin beni izliyordu. Teleferikle çıktığım yükseklerden baktım bir de göle; şimdi ben onun her köşesini süzüyor ve kıyılara doğru değişip turkuvaz rengine bürünen sularına hayran hayran bakıyordum. Bir zamanlar Bavyera'nın II. Ludwig'inin baktığı gibi.

Dönmeden önce Walchensee'ye bakan bir bankta yazar David Vann'ın Caribou Adası kitabını bitirdim. Denk geldi; Alaska'nın Skilak Gölü'nde geçen romanı Bavyera'nın bir başka gölüne karşı okudum. Bir gölün hikayesini diğerine anlattım. Alaska da benimle beraberdi. David Vann bir röportajında doğanın kendi başına, kendine özgü bir anlamı olmadığını, onun sadece dev bir ayna olduğunu ve bizim ona istediğimiz anlamı verdiğimizi söyler. Ben de tüm anlamları yüklemek istiyorum taşa, toprağa, ağaca, göğe, suya.

Elveda Kış; seneye görüşürüz!

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

My destination was a lake called Walchensee. Almost next to it there is another lake, Kochelsee. They call the area Two Lakes Land. Walchensee’s water was as cold as ice. While I was ascending to the top a hill the lake laid below. Near the shore its dark blue color lightened into a smooth turquoise and I was mesmerized. Before I head back to the city, I finished my book sitting on a bench by the lake. The book was called Caribou Island by David Vann. Once Vann said in an interview that wilderness doesn’t have any meaning on it’s own, it’s a giant mirror and we it give it whatever meaning we want. I want to give all the meanings to the nature. To rocks, to soil, to trees, to sky, to water.

Farewell Winter!





      









2 yorum:

  1. Bu yazının ve fotoğraflarının bana ne kadar huzur verdiğini anlatamam sana. Birkaç kez okudum farklı saatlerde, kullandığın dil bana Jack London'ı hatırlattı, hatta ''Keşke daha uzun yazsaymış, bu betimlemeler ve huzurlu cümleler sürseymiş.'' dedim. Çok gez, çok yaz!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok mutlu ettin beni yorumunla sevgili Eylül :) Jack London'ı anımsatmak ne kadar güzeldir, bu nasıl keyiflendiren bir iltifattır! Çok teşekkür ederim. Demek ki o günün ruhunu bir şekilde metinde ve fotoğraflarda yakalamayı başarmışım; en azından bir güzel insana keyif verebildiysem ben internetteki bu köşemden daha ne beklerim <3 Hep beraber keşfetmeye devam!

      Sil