Hayallerim, Delorean ve Sen: Temmuz 2014

16 Temmuz 2014

İtalya I: Garda Gölü

Geçtiğimiz hafta minik ama güzeller güzeli bir seyahate çıktım! Üç gün İtalya'da dolandık, keyiflendik ve günlük hayata dönmek istemedik. Burada seyahat hakkında yazmak, yazdıkça o güzel hissi hatırlamak beni mutlu ediyor.  İtalya'yı birkaç parça halinde yazacağım. İlk kısımda Garda Gölü'nü ağırlıyoruz.
Garda Gölü, İtalya'nın en büyük gölü ve kıyısı boyunca bin bir güzelliğe gebe bir göl. Araba ya da bisiklet ile sahil şeridinde yola çıkıldığında ardı ardına dizilmiş kasabalar sizi bekliyorlar.
Göl ile yollarımız seyahatin hem gidiş hem dönüş kısmında kesişti. Kıyısında kitap okumak, elinizde leziz bir İtalyan dondurması ve karşınızda göl manzarası ile sahilde bir bankta oturmak, yüzmek, güzelliğin ve çirkinliğin tarihi üzerine düşünmek ya da hiçbir şey düşünmeden sadece nefes almak için harikulade bir yer Garda Gölü. Yüzmek isterseniz gölün en güneyinde kalan Sirmione'nin turkuaz rengi sularına bırakın kendinizi. Sirmione ayrıca tam sahilde duran orta çağdan kalma kalesi ve sularındaki kuğuları ile masalsı bir kasaba. Sokaklarında, pencerelerinde çiçekler asılı evler göreceksiniz. Kısacası Garda Gölü'nde mutlu hissedeceksiniz. Yoldayken, insanın dertlerden ve stresten uzak ruh haline mükemmel bir eşlikçi Garda.


15 Temmuz 2014

Sosyalleşelim.

Sosyal medyayı yetkin bir şekilde kullanmaktan milyonlarca kilometre uzak olsam da ben de kendi çapımda, minik bir köşe yaratmaya çalışıyorum farklı platformlarda. Bu çabama destek maiyetinde ve sizleri bilgilendirmek, yönlendirmek için bir post hazırlayayım dedim.
Bloglovin, birçok blogu takip etmeyi ve yenilerini keşfetmeyi mümkün kılan yararlı bir platform. Ancak yeni yeni rutinime dahil etmeyi başarmış olsam da Bloglovin'den oldukça memnunum. Hayallerim, Delorean ve Sen'i Bloglovin kullanarak takip etmek için şurayı tıklayabilirsin. Böylece Blogger'ın oldukça ilkel kalan takip sisteminden daha iyi bir sistemle yeni içerikten haberdar edilebilir ve beğendiğin postları Bloglovin'de profiline ekleyebilirsin.
Aynı zamanda en son katıldığım alanlardan olan Instagram'daki hesaba (@handeaykun) da bir göz atabilirsin. Kişisel paylaşımlardan ziyade etraftaki güzellikleri paylaşacağım gibi görünüyor. Tabi ki tüm bu süreç kendi kendine evrilecek ve zamanla ortaya çıkacak minik bir Instagram fotoğrafları dağcığındaki hazineleri heyecanla bekliyorum.

8 Temmuz 2014

Münih Film Festivali: Predestination & The Zero Theorem

Son postun üzerinden geçen zamanı, önümüzdeki günlerde dolu dolu içerik ile telafi edeceğim. İlk olarak Münih Film Festivali’ni konuk edeceğiz bloga. Festival, 27 Haziran-5 Temmuz arasında gerçekleşti. Yoğun bir dönemime denk gelse de festivali es geçmeye gönlüm el vermedi. Programdaki altı filmi izleme şansım oldu, burada da birkaç tanesini paylaşacağım sizlerle. Öncelikle festival hakkında birkaç ufak bilgi vereyim: Bu sene 32.’si düzenlenen festivalde yönetmenler ağırlandı, ödüller dağıtıldı, film ve parti paketleriyle festivali çeşitlendirmeye gidildi. Festivalin Cinemerit Ödülü -onur ödülü diyebileceğimiz- aktör Udo Kier’e verildi. Kendisinin soğuk bakışlarına hiç alışamamış olsam da sinemadaki geçmişi ve varlığı tartışılmaz bir isim Kier. Festivalin büyük ödülü diyebileceğimiz Arri/Osram Ödülü yarışında Tayfun Pirselimoğlu’nun, başrolünde Ercan Kesal olan son filmi Ben O Değilim de vardı; Ben O Değilim ödülü alamasa da, filmi yarış listesinde görmek ve izleme şansını yakalamış olmak güzeldi. Arri/Osram Ödülü Cannes’da da En İyi Senaryo ödülüne layık görülen Leviathan’a gitti. Bu yazıda iki filmi yazacağım: Predestination ve The Zero Theorem.